KAR MELEKLERİ

3 yıl önce

En güzeli de ne biliyor musunuz?

Her biri bir tasarım harikası olan kar kristallerini bir melek indiriyor şimdi yeryüzüne? Öylesine temiz, öylesine usul usul?

Her bir kar tanesini ve yağmur damlasını yeryüzüne indirmekle görevli bir melek var çünkü.

Düşünün?

Öyle çok ki bu meleklerin sayısı, her bir kar tanesini, her bir yağmur damlasını yeryüzüyle buluşturan o meleğe kıyamete kadar bir daha sıra gelmiyor!

Çok şükür, bin şükür beklediğimiz yağmur ve kar toprağımıza, suyumuza inmeye başladı. Kar Sivas´a, Sivas´ta kara kavuştu nihayet. İçimizde naif duygular uyandıran beyazlık her yeri kapladı. Hemen hemen her yere yağdı ama kar yine en güzel bu şehre yakıştı.

Çok bekledik, özledik, çok diledik, dua ettik, kuraklıktan korktuk yine de korkmalıyız.

Kar yağsın diye bu kadar istekli oluşumuz, masalımsı bir romantizm arzusundan kaynaklanmıyor. Toprak bayram etsin, nebatat sevinsin, barajlar dolsun, rahmet olsun diye istiyoruz. Daha önemlisi, kış mevsimi tabiatını göstersin. Çünkü bu coğrafyada kışın kar yağar.

Allah´ın verdiği her nimete o kadar alıştık ki gördüğümüz, alıştığımız nimetler olmasa ne yaparız değil mi? Çok değil bundan elli veya yetmiş yıl öncesine gidersek yokluk yıllarında neler yaşanmış görürüz.

Suyu, helkelerle evlerine taşıyan ninelerimiz tezekle sobasını yakardı. Gaz lambası ışığında çorbasını içen ailelerimiz, ekmeğini topraktan çıkaran dedelerimiz tarlayı sapanla sürer eliyle eker, o tarladan yorgun bezgin ekmeğini çıkarırdı.

Şimdilerde elektrik, su, ekmek ve bir sürü nimet bir telefon kadar bize yakın.

Kar olmasa, yağmur olmasa o ekmeğe nasıl ulaşırız? Tarlalar ürün vermez kuraklık ve pahalılık baş gösterir, Allah korusun kıtlık oluşur.

Barajlar boşalma tehlikesi içinde. Ya suyumuz akmasa ne olur evlerde kokudan durulmaz, hastalıklar baş gösterir, yaşam durma noktasına gelir.

Elektrik olmasa ne olur? Doğal gaz kullanılmaz ısınamayız, iletişim elektrikle olduğu için iletişim olamaz. Dolaplar da gıdalar bozulur, sokaklarda çöp yığınları birikir. Trafik ışıkları çalışmaz, trafiğe çıkılmaz, hayat tam bir çileye dönüşür.

Yani tüm düzenimiz Allah´ın verdiği bu nimetlerin sürekliliğine bağlı. Tabiattaki döngü gibi.

Düşünün nimetlerden birinin olmaması zincirleme diğerini etkiliyor.

Toplumun tüm bireyleri bu düzen para kazanıldığı sürece devam eder zannediyor.

Paranın yenilmeyeceğini yokluk yıllarında o sıkıntıları yaşayanlar çok iyi biliyor.

Peki ne yapmalıyız? Dinimiz israfın haramlığından bahsederken tam da bu durumu anlatıyordu, Peygamberimiz ?´göl kenarında abdest  alsanız bile suyu az kullanın, israf etmeyin.´´ diye buyurmuş.

Şimdilerde ise evlerde, iş yerlerinde su israfı had safhada. Temizlik adına tonlarca suyu boşu boşuna tüketiyoruz. Tedbirler almalıyız, almak zorundayız. Ülke genelinde su tasarrufu eylem planını acilen yürürlüğe koymamız gerekiyor. Su krallığında yaşasak da yağmurun yağmadığı durumlarda susuzluk çekmekteyiz.  Geleceğimizin ellerimizden kayıp gitmemesi için, ileride ülkemizin su fakiri bir ülke olmaması için buna mecburuz.

Her birey daha dikkatli kullanmalı suyu, ?yılan bile toprağı kanaatle yalarmış ?derlerdi büyükler, ölçülü tüketmenin erdemini belirler bu söz.

Rızkı veren Cenabı Haktır, ancak kanaat tükenmez bir hazinedir.

Kar, yağmur yağmadı barajlardaki su seviyesinin doluluk oranları azaldı ve TV´lerde haber oldu. Yaşamın en kıymetli varlığı olan, bitkiye, insana, hayvana hayat veren, bu güzel mucizenin tükenmekte olduğunun anlaşılmasıyla insanlar yağmur, kar duasına çıktı. Kar yağmadı adeta kıvrandık, kara kara düşünmeye başladık.

Kar yağışını görünce bayram etti gönüllerimiz. Çocuklar gibi sevindik. Şükrettik. Sanki bir asırdır kar görmemişiz gibi sokaklara çıktık. Kardan adamlar yaptık, kar fotoğraflarımızı bol bol paylaştık sosyal medyada.

İnşallah bu yılda herkese yetecek suyumuz ve akabinde bereketli tarlalarımız olur. Çiftçimizin ve bizim de yüzümüz güler.

Dua ve kanaatle tasarrufa davet ederken, bu yaşananların bir uyarı olduğunu bir an önce tasarruf ve kanaat konusunda bilinçlenmenin gerekliliğine inanıyorum.

TV´lerde savurgan ve isyankâr gençliğin ön plana çıktığı dizilerin bir an önce kaldırılması ve ayağı yere basan gerçekçi dizilerin yapılmasını talep ediyorum.

Tarımını, toprağını, doğasını bilmeyen hayatı bilemez. Çocukları çalışmayan toplumun gençleri tembel olur, ?´aman çocuğum ezilmesin, çalışmasın´´ diyenler bugün gençlere iş yaptıramıyor.

Unutmayalım atasözünü ?Ağaç yaşken eğilir? yaşken eğemediğiniz gençlik şimdi eğilmiyor. Zararın neresinden dönersek kardır, haydi çocuklarımız için doğada çalışma, doğayı koruma, su tasarrufu gibi etkinlikler yapalım. Onları bilinçlendirelim.

Kar meleklerinin bol bol yeryüzüne rahmeti indirdiği, yağmurlu, bereketli, hayırlı  bir yıl diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI