İNSANCA YAŞAMAK BİRBİRİMİZİ SEVEBİLMEK

4 yıl önce

Ne bir kez daha geleceğiz dünyaya, ne de yeryüzü bir kez daha yaratılacak bizim için.

Yalnızca bir kere yaşıyoruz.

Ama sanki öyle değilmiş gibi yaşıyoruz. Sonsuz bir dünya fikrine ikna edilmiş gibiyiz.

Bu yoksunluk, bu hırs, bu cehalet, bu hırsızlık, bu yalanlar. Istırap ve yanan gözler?

Kendi tutuşturduğumuz yangınların altında yanıyoruz.

Küresel olarak zor zamanlardan geçtiğimiz şu günlerde, birçok hatıranın eşiğinde durup; ne güzeldi dediğimiz günlerin, değerini bilmeden atlayıp geçtiğimiz tadımlık yılların efkârı içinde, nasıl da birbirini severek yaşadığımızı düşündüm.

Yokluk yıllarını yaşadık,70´lerin sonundan 80´lerin sonuna kadar. Daha öncesini yaşayanlardan dinledim daha da sıkıntılı yıllar yaşayıp, görmüşler.

Bir ekmeğin sofraya gelmesi için ne kadar emek, ne kadar çaba harcanırmış. Şimdi de emekle geliyor belki ama genellikle çoğunluk sofrasında rahat buluyor.

O yıllardan yaşadıklarımdan arta kalanlara bakıyorum da taze pişirilmiş sıcacık bir çorba, birbirinden şüphe etmeyen, birbirini seven, sayan, ekmeğini samimiyetle paylaşan, komşu hakkını gözeten komşular, insanlar?

Sularbaşı mahallesinde bir dönem oturduk. Bir konak vardı orada iki katlı. Babamın halası ve ailesi ile birlikte kalırdık.

Mahallemizde bir Yücel amca vardı. O dönemlerde alkol alırdı ve tek o vardı içki içen mahallede. Biz kaçardık görünce onu çocuk aklımızla. Mahalleliye bir zararı da yoktu. Bir gün mahallenin köşesinden aniden karşıma çıktı, öylece kalakaldım.

Bir müddet durdu sendelemeden bekledi, elini cebine soktu ve tüm şefkati ile cebinden çıkardığı çağlaları avucuma koydu. Belli ki ondan korkup kaçmamızdan üzülüyordu. Yüreğinde sevgi ve merhamet taşıdığını hissetmiştim o gün.

O dönemde alkol alan bile, başkalarını rahatsız edeceğim diye edeple girerdi evine, edeple çıkardı. Böyle bir görgüye, inceliğe ve nezakete sahipti. Eğer hala yaşıyorsa Yücel amca, ona sağlıklı ömür, öldüyse de Allah´tan rahmet dilerim.

Daha nice böyle yaşadığımız komşuluk ve sevgi hikayeleri var.Anlattıkça, hatırladıkça gözlerimi yaşartan.

Neydi o yokluk ve sıkıntı yıllarında bizi bir arada tutan? Sevgi miydi yoksa birbirimizi sevmeyi mi biliyorduk?

Hani Peygamberimizin buyurduğu gibi: ?Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. ?hadisi şerifine uygun mu yaşıyorduk?

Şimdi neden paylaşmayı, sevgiyi, affetmeyi unuttuk, hangi ara bu hale geldik bilmiyorum.

Eller en önemlisi de yürekler kirlendi.

Temel olarak bizler birbirimizden uzaklaşıyor, ilişkileri yıkıyoruz.

Birbirimizi düş kırıklığına uğratıyor, aşağılıyor, üstünlük mücadelesi veriyoruz.

Günümüzde geldiğimiz noktayı analiz edecek olursak, sevgi imanla bağlantılı iken eşyayı sevip, insan harcandı.

Makam sevildi, emekler hiçe sayıldı. Sözler verilip yerine getirilmedi.

İtibar itibar derken harama girildi, evlerde huzur kalmadı.

Keşke ben iyiyim, ben zenginim, ben üstünüm, hepinize tepeden bakacak kadar kariyer sahibiyim, demek yerine; bundan böyle Allah´ın yarattığı her kula saygı ile sevgi ile bakıp, bütün varlığımla kucak açacağım diyebilseydik. Ve egoları tatmin etmek yerine, o egolardan kurtulup bazı hasletlerimize dönebilseydik.

İnanın insan olan bize daha çok yakışacaktı.

Hani ?´Reis Bey´´ adlı bir film vardı. Üstat Necip Fazıl´a ait kitap, sinemaya uyarlanmış ve Haluk Kurtoğlu tarafından oynanmıştı. İzlemeyenlere de buradan şiddetle tavsiye ederim. Çocukluğumda izlediğim ve etkisini hala kalbimin derinliklerinde hissettiğim eserde:

?´Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekeleri kurun diyordu.´´ Reis Bey.

Bence de artık birbirimizi sevebilmek için merhamet şebekeleri kuralım lütfen. Makam için uğraştığımız kadar kalp kazanmak ve sevgi zincirleri kurmak için uğraşalım. Kadim bir kuraldır ki sevgi iyileştiricidir ve bulaşıcıdır.

Sahte yüzler, yalancı insanlar, bir gün yalnız kaldığınızda yaşadığınız hayat size tokat gibi dönecektir. Herkesin yaşattığı her şey, bir gün kendi sınavı olacaktır.

Benden söylemesi sevgiyle kalın

YAZARIN DİĞER YAZILARI