TOPLUMSAL ALGI

4 yıl önce

Neler yaşıyoruz şu son zamanlarda? 4 milyar yıllık kainatta sona mı geldik acaba?

Depremler, çekirge istilası, virüsler, savaşlar, ölümler?

Biz vatandaş olarak büyük bir sınav içerisindeyiz, bize anlatılan her olaya şu aşamada inanmak zorundayız.

Birileri buna ilahi uyarı derken, birileri ?´Allah kuluna asla zulmetmez.´´ İnsanların yaptıkları yüzünden gelişti diyor.

Kim ne yapıyor, üst akıl ülkeleri kim, anlatılan teoriler nedir? Hangisi doğru veya değildir?

Dünya ne diyor, diye dinliyoruz haftalarca olup biteni. Gerçekle aramıza giren, her gün öne sürülen bir sürü komplo teorileri yüzünden, ne olduğunu tam olarak anlamış da değiliz.

(Cavit- 19) virüsü korkusu elektronik postadan daha hızlı gelişti ve bütün dünyayı sardı.

Büyük güçler kriz çıkardı ve bu krizi avantaja çevirme planlarını faaliyete geçirdiler.

Biyolojik savaş tehdidi her zaman konuşuluyordu peki bu vahşet birilerinin planı mı?

Neden böyle bir hesap yapıldığı sorusu, bizim inancımıza ve insana en büyük değeri veren dinimize göre aklımızın alacağı bir vahşet değil.

Peki kazara oldu, istemeden çıktı diyorlarsa bu da yetti, artık birileri buna dur demeli.

Biyolojik savaşı dronelerle başlattılar, İran´a ve İtalya´ya dronelerle  yaydılar, gibi söylentiler bu büyük devlerin acımasızca bir vahşetten nasıl rant elde etmeye çalışmasını gözler önüne serdi. İnanılır gibi değil.

Bizim insanımız masum. Bilmiyoruz ve söylenene harfiyen uymak zorundayız, evde durmak şu an için hayırlı görünüyor biz de oturuyoruz.

Peki sonra ne olacak, dünya nereye gidiyor, büyük güçlerin algı operasyonu yapmasına, biz yaptık ve istediğimiz gibi yönetiriz dünyayı havasına, göz mü yumulacak?

Bu biyolojik savaşsa kimlerin elinde? Yoksa sağlığımızı tehdit eden genelde Çin´den çıkan bu virüsler daha nereye kadar can alacak?

Gelişen teknoloji ile bu tehditler nasıl önlenemiyor?

Neden  dünya ortak kuralları taşıyan kanunlar içerisine, hijyen olmayan ve  virüs yayan ülkelere kınama, cezalandırma gibi kurallar getirilmiyor?

Gelecek kaygısı taşıyan insanlık kendi seçtiği liderler elinde oyuncak olmuş gibi kimse savaş istemiyor, ama kendini lideri yüzünden savaşta buluyor.

Savunan ülkeler ise savaşı çıkarandan çok baskı altında kalıyor tıpkı bizim gibi.

İnternet her yere ulaşıyor bilgi kirliliği ve beyin yorgunluğu sağlıklı düşünmeyi engelliyor. Yorgun bir ülke haline geleceğiz yakında. Düşünmekten, geçim kaygısından yorulan insanlar kim ne yapıyor, neden bu haldeyiz diye  idrak edemiyor. Bu tip insan modeli oluşturmaktan kim rant elde eder  diye sorgulayamayacak hale geldik.

Moralmen çökmüş, psikolojisi tamamen tahrip olmuş bir ülke kimin işine yarar?

Biz bu felaketten sonra nasıl bir dünyada var olacağız?

Bence lükse veda etmeli ve sadece yaşamak için kazanmalıyız, sağlığımızı her şeyin önünde tutmalı lüks için fazla çalışmamalıyız.

Erkekler, lüks yüzünden istekleri bitmeyen eş ve çocuklar yüzünden hırpalanmamalı ve kadınlar hem iş hem de ev çalışanı olmaktan kurtulmalılar. Tatiller, gezmeler ve para için helal kazanmayan insanlar da biliyoruz.

Bu virüse yakalananlara, sana bir yaşama şansı vereceğiz, git köyünde tarlanda kazan, hayvanlarına bak, deselerdi hiç itiraz etmeden yaşamayı seçerlerdi muhakkak.

Peki neden köyler boş, şehirler size ne kattı, çoluk çocuk tertemiz köyünüzde sade bir yaşamla mutlu olsanız  fena mı olurdu? Gelin köyünüzde, çoluk çocuğunuzun içinde, mutlu yaşayıp mutlu ölmeyi hedefleyin.

Şu an bile hayatımızda kim bilir kaç şey anlamsızlaştı bu yaşadıklarımızdan sonra. Bak uzun değil yaşam, ölüm korkusu bir anda sarıverdi. Aynı hızla ölüm de gelir.

İnanan insanlar olarak da İslam´ı yeniden keşfetmeye ve yaşamaya başlamalıyız.

Emr-i bil-maruf nehy-i ani´l-münkere önem vermeliyiz.

Biz iyiliği anlatmazsak, yaymazsak kötüler, kötülükler  faaliyete geçiyor. İyilik de bulaşıdır unutmayalım.

Endişelerimizi ve olması gerekeni, insanlık için önerilerimizi kalemimizin yettiği yere kadar ele aldık. İstisnalar her zaman olacaktır onun için sözümüz yok ama biz bu yaşananlardan ibret almak zorundayız.

Bu zor günler aslında ne kadar lüks ve sorumsuzca  yaşadığımızı anlamamız için bizlere ders oldu. Sağlıklı olmanın tarif edilemez bir mutluluk olduğunu, özgür olmanın en büyük servet olduğunu artık idrak edelim.

En azından,?´Düşünmez misiniz, akletmez misiniz? diyen bir dinin mensubu olarak.

Bizde bu salgından sağ çıkarsak inşallah, yeniden özümüze dönmeye fırsat bulduk deyip yeniden bir yaşam için Bismillah diyelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI