ELDEN GELEN ÖĞÜN OLUR MU? OLSA BİLE O DA VAKTİNDE BULUNUR MU?

3 yıl önce

Anadolu köyünde, kültüründe yetişmek, o kültürü yaşamak bir ayrıcalıktır. İşte o ayrıcalıktan uzaklaştıkça aslımızdan, özümüzden de uzaklaştık.

Her ne kadar köyleri boşaltma projeleri ile yok olmaya yüz tutsa da, toprağa saygı duyan, ekmeğini topraktan kazanan, yaz kış, yağmur çamur demeden alnından akan teri toprağa karıştıran, üreten, köy kültürü alan orta yaş gurubunu iyi değerlendirmek gerekir. "Çiftçi çocuğuyum ben" diyene kolay kolay rastlanmıyor artık.  Çiftçiyim diyen daha da az zaten.

Herkes bir firmaya girip masa başı iş peşinde. Emekle değil, rantla para kazanmak hedefinde olan, tek değeri para olan bir gençlikle karşı karşıyayız. Şimdilik günü kurtarıyoruz ama yarın bir dilim ekmeğe muhtaç olduğumuzda rantla kazandığımız paralar karnımızı doyurmayacak.

Ne hikmetse ülkemizde küçümsenen bu meslek grubu dünyanın en eski mesleğidir. Milli ekonominin temeli tarımdır çünkü. Ülkemizde maalesef son demlerini yaşamaktadır. Olası bir gıda krizinde bu meslek grubunun önemi bir kez daha anlaşılacağına inanıyorum.

Ülkemizde tarım ve hayvancılık zor dediler, köylüyü köylüsün diye küçümsediler, mesleğini değersiz gösterdiler ama çok yakında görülecek ki en değerli insanlar, köyünde tarım ve hayvancılık yapanlar, organik gübreden ürün üretenler olacak.

Köy ürünü üretenlerin kıymeti zaten şimdiden anlaşılmaya başlanmadı mı? Şehirdekiler köylerden ürün almak için sıraya girmiyor mu?

 

Covid bize kendi kendine yetme zorunluluğunu öğretti ve pandemiden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını birçok devlet büyüğümüzden duyduk. Meslekler değişecek değişmeyen tek bir meslek olacak ki o da tarım ve hayvancılık.

Dışardan ithal ettiğimiz ürünlere bir bakın, bir zamanlar bizim ambarlarımızda yer bulamadığımız ürünler değil miydi?

Oysa ülkemiz hem tohum olarak, hem toprak olarak, hem güneş, hem su olarak çok bereketli bir ülke.

Durum böyleyken bir de taşı sıksa suyunu çıkaracak kadar güçlü bir genç ve işsiz kadrosu varken, bunca tarım toprakları boş dururken, hayvancılıkta rekor kıracak kapasitemiz varken; filmlerde lüks villalarda yaşayıp havuz başında keyif yapan, son model arabalara binen gençlere özenen yeni nesil, hayal alemlerini perişan ediyor.

Bunun böyle olamayacağını, çalışmadan ekmek kazanılmayacağını, emeksiz yemek olmayacağını anlatmak lazım gençlere. Gençleri toprakla tanıştırmak zorundayız.

Atalarımızın süpürge tohumu öğütüp ekmek yaptığı günlere dönmek istemiyorsak acilen uyanmalıyız bu gafletten.

Çünkü çok uzun süre uykuda kaldık, şimdi uyanık kalıp üretime geçme zamanı. Temel ihtiyaç içinde en önemlisi gıdadır, o yoksa felaket vardır.

Bunun için yerli üretimi destekleyip, yerli üreticiyi güçlendireceğiz.  Yerli ürüne destek vatana sahip çıkmaktır. Yerli üretimin yanında olmak zorundayız. Kendi kendimize yetme konusunda ciddi ve kat´i politikalar üretmeliyiz. Bölgesel tarım planlamaları yapmalı ve ayağa kalkmalıyız. Bilinçli, sürdürülebilir tarıma ve çiftçilere tam destek vermeliyiz.

Eğer vatanımızı seviyorsanız sayın büyüklerimiz, acilen toprak ve tarım üzerinde seferberlik ilan ediniz.

Okuma yazma seferberliği gibi her birey tarım yapsın seferberliği başlatmak gerekiyor, hem de acilen. Komisyonlar kurulmalı bilinçli üretim ve bilinçli tüketim eğitimleri verilmeli. Su ve gıda krizleri kapıda. Bizlerin başa çıkması ancak eğitim ve bilinçlenmekle olur.

Ama biliyorum ki top yere vurmadan zıplamıyor. Azmimizi kaybetmeden denemeye ve yapmaya devam etmeliyiz. Paramızı kaybedebiliriz ama asla aç kalmayız. Hiç yoksa ana gıda maddelerinin ihtiyacımızın çoğunu üretebildiğimiz günleri görelim.

Eskiden tarlada izimiz vardı, tabii harmanımız da yüzümüz de vardı. Şimdi ne tarla kaldı, ne tarla da iz, ne harman. Tüketim çağındayız eğer üretmezsek, bu sonsuz tüketim hepimizi uçuruma sürükleyecek. İleride sebze, meyve, yemek fiyatları daha pahalı olursa da şaşırmamak lazım.

Böyle giderse bir nesil sonra ilanla çiftçi, tarımla uğraşan kişi ilanla aranır vaziyete gelecek. Bulunursa tabii?

Sosyal medyada, Youtubede, diğer farklı mecralarda gençler ve bazı sanatçılar, köye yerleşip köy hayatının, üretmenin ne kadar keyifli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Azimli, kararlı, başarıya odaklanmış, merhameti kuşanmış, tutkuyla üreten, hedefi, heyecanı olan gençler hepsi. Bu paylaşımların da gençlerin tarıma ve hayvancılığa karşı sempatilerinin arttıracağını düşünüyorum.

Evrenin mükemmel kuralını da unutmayalım. Sen ona ne kadar bakarsan, kıymet verirsen, ekip biçersen o sana kat kat fazlasıyla   verir. Kendine yapılan ihaneti de affetmez, faturayı mutlaka önüne koyar. Nesiller sonra bile. Bireysel farkındalığımızı artırmak adına, düşüncelerimi pozitif yönde insanlara yaymaktan, doğaya saygı duymaktan, işinden etiği eksik etmemekten, konuşmaktan bıkmadan bildiklerini anlatmaya çalışmaktan başka kendi adıma kişisel çözüm bulamıyorum.

Toprağa hizmete devam edelim. Yoksa elden gelen öğün olmaz, olsa da o da vaktinde bulunmaz. Kalın sağlıcakla?

YAZARIN DİĞER YAZILARI