-Böyle ayarlanmış tasarlanmış, kiralanmış basın ve medya takip edildiği sürece tabiki olmaz.  Nereye baksanız yeryüzünün altından ve üzerinden Türk ve İslam tarihi fışkırır.

-Neden Türk ve İslam tarihi fışkırır ?

-Yahu biz bir milletin sadece kanından, soyundan, sopundan, kalıtımından, biyolojisinden bahsetmiyoruz. Çok daha kıymetli bir değer ihtiva eden: “Kültürel Kalıtım ve Kültürel Hafızamız” var.

-On binlerce yıldır akıp gelen “Kültürel Kalıtımımız” ve bu kalıtımı taşıyan, yaşatan bu günümüze getiren zengin dilimiz, Türkçemizdir. Dil, gönlü yüzdüren gemidir. Hakikatleri gün yüzüne çıkaran dildir. Bir milletin, medeniyetin, uygarlığın tarihsel ve kültürel şahididir. Nesiller arası iletişimin sağlıklı yürümesini sağlayan anahtardır.

-Dil giderse; hafızanız, tarihiniz, kimliğiniz, kişiliğiniz, geçmişiniz ve geçmişle olan gönül hafızanız gider. Ondan sonra: pringle yiyen, hamburger kovalayan, fast foodlarda büyüyen, pop-top peşinde koşan, dejenerasyona uğrayıp asimile olmuş, ilimden, bilimden, manevi değerlerden kopuk bir toplum doğar.

-Bu kalıtımı taşıyan, yaşatan bu günlere getiren miras kültürel kalıtımımız “ana dilimizdir.”

-Dil bir milletin, medeniyetin, uygarlığın tarihsel ve kültürel şahitidir. Dilini kaybeden kültürel hafızanı kaybeder. Milli ve dini değerlerinden uzaklaşır.

-“Kültürel Kalıtım” çökerse: LGBT (P) gibi yıkım projeleri toplumda kendine yaşam alanı bulur, anne, baba, aile kavramları ruhsuzlaşır. Atasının mezar taşını okuyamayan, batı yaşantısına özenen, ahlaksızlıklara sessiz kalan, milli kimliği bozulmuş, yozlaşmış, asi yetişen, hazır peşinde koşan, geleceğe umutla bakamayan, mücadele azmi olmayan, devamlı şikayet eden, bedelini ödemediği bir hayatın özlemi ile dolaşan, provakeye açık bir nesil ortaya çıkar. Vesselam!