“GENÇLERİ VE GENÇLİĞİ ANLAMAK”

“GENÇLERİ VE GENÇLİĞİ ANLAMAK”

Uğur YILDIRIM

2 yıl önce

-İslam tarihi yazılmaya başladığı andan itibaren İslam medeniyeti gençlere önemli görevler tevdi etmiştir. İslam karşıtı odaklar, Müslümanları “yobaz ve gerici” diye fişleselerde; şer odakları ve islam karşıtı kitleler, gençlerin şuurlu bir vatansever ve dini değerlere bağlı bir nesil olarak yetiştirilmesinde dün olduğu gibi günümüzde de ciddi direnç gösteriyor.

 

-Gençlerin günümüzdeki sorunu okumamak, okuduklarını araştırmamak. Kısa yoldan ve hazıra dayalı bilgilerle düşünce sahibi olma isteği gençlerin düşünce dünyasının gelişimini tehdit ediyor. Kısa yoldan zengin olmak isteyen gençler duyduklarını araştırmayı da sevmiyor. Araştırmaya ayırılacak zamanı israf edilmiş, hayatlarından koparılmış değerli bir vakit olarak görüyorlar. Haber kaynağının güvenilirliğini bilmedikleri kaynaklardan kısa sürede etkilenip o fikirlerin tek doğru olduğu kanısıyla arkasından sürükleniyorlar. Sosyal medyada olumlu veya olumsuz bir fikrin doğruluğunu, güvenilirliğini sorgulamadan, teyit etmeden duyduklarının savunucusu olan gençler veya bireyler zamanla bu düşüncelerin esiri oluyor. Hatta bu fikirlerin peşinde kutuplaşıyorlar.

 

-Hz. Ali (r.a) başta olmak üzere, Hz. Peygamber’in (sav) yakınında bulunan gençler, İslam’ın bilgi birikiminin temel taşlarını oluşturdular. Yani, ilk dönemin Müslüman gençleri, İslam medeniyetinin temel kurucu unsurları arasında yer aldılar.

Hz. Peygamber (sav) insana ölüm gelmeden kıymeti bilinmesi gereken beş değeri buyururken;

- İhtiyarlık gelmeden gençliğin,

 

- Hastalık gelmeden sağlığın,

 

- Fakirlik gelmeden zenginliğin,

 

- Meşgul olmadan, boş zamanın,

 

- Ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilin buyururken gençliğe verdiği kıymeti müjdelemiştir.

 

 

-İnsanın yetiştirilmesinde Aile, eğitim ve öğretim kurumları(paydaşları) ve devlet birinci dereceden sorumludur.

 

-Son dönemdeki kamuoyu araştırmaları, gençlerin geleceklerinden büyük kaygı duyduğunu gösteriyor. İşin garibi günümüz Türkiye’si, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki geri kalmışlıktan çıkarıp uygar medeniyetlerin teknoloji, bilim ve üretim seviyesini yakalamasında çok daha fazla imkana sahip bir noktaya gelindi... Buna karşın gençliğin önemli kısmı, o “fakir ve bitap” ülkenin gençlerinden çok daha karamsar. Özellikle metropollerde yaşayan yeni neslin milli değerlere olan duyarsızlığı; miskinliği teşvik ediyor.

 

-Eskiden “vatana dönmek” bir sevinç ve şükür nedeniyken, bugün “yurtdışına kapağı atmak” kurtuluş reçetesi gibi sunuluyor. Çünkü içinde bulunduğumuz zamanda sosyal medya ile Batı dünyasının ve şartlarının vatanımızdan daha iyi bir yer olduğu algısı pompalanıyor. Gençlerin kalbini etki altına alan karamsarlık, dini ve milli değerlere uzak durma, miskinlik, bedel ödemeden hayallerini yaşama isteği, asilik ve amaçsızlık gençliğin başına gelebilecek en büyük felakettir.

 

-Peygamberinin kabrinin Mekke’demi Medine’demi olduğunu bilmeyen bir gençlik, Dört Halife’yi, dört kutsal kitabı ve dört hak peygamberi sayamama hususunda kem küm eden bir nesil, İstanbul’u fetheden Fatih Sultanı tanımayan, Türkiye haritasını dünya haritasında gösteremeyen, boy abdestinin nasıl alındığını bilmeyen gençlik tek başına sorunlu tutulamaz, suçlanamaz…Bu soruların cevabını ebeveynler bilmiyorsa, öğretmenler dahi bilmiyorsa, eğitmenlerin dahi bilmediği cevaplar konusunda toplum aynı yönde kanalize olmuşsa bu ayıptan herkes sorumludur.

 

-Ahlaki değerleri dip yapmış, islamın ve imanın şartları bilmeyen, tarihinden kopuk, emek sarfetmeden her şeye sahip olmak isteyen ne yazık ki miskin bir gençlik var. Belirli mihraklar, gençlerin akıllarını karıştırarak, manevi duyguları yok eden dezenformasyonlarla, tarih bilincini hafızalardan silip yerine batı hayranlığı ile fonlanmış bir gençlik yaratmaya çalışıyor. Batı özentisiyle yetiştirilen, milli değerleri inkar eden bir anlayış pompalanmaya çalışılıyor. Ülkemizdeki gençlerin dünya ve kendi ülke tarihleri konusunda hafızaları zayıf… “Bilinçsiz sosyal medya kullanımı” gençlerin beynini ve hafızasını zehirliyor. Özellikle eğitim noktasında eğitimciler dahi yetersiz…

 

-Tabiki bu değişimlerden ötürü genç nesli itham edip gençliğin içinde bulunduğu sorunlarla onları itham etmek doğru olmaz. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Tarih bize gençlerin bayrak, ezan, ahlaki ve kültürel değerleri, inançları, idealleri uğruna her türlü fedakarlığı sergileyecek durumda olduğunu gösteriyor. Şayet genç nesle ihtiyaçları olan sorumluluğu kazandıramıyorsak, “kendi başının çaresine bakmak” dışında bir gelecek hedefi sunamıyorsak; kamu düzeni, toplum ve ebeveynler olarak sorunu kendimizde aramamız gerekir.

 

-Unutmayalım ki sadece insanlar değil, ülkeler ve medeniyetler de yaşlanır. Yani geçmiş senelere rağmen genç kalabilmek, kendimizi ve gençliği güncelleyebilmek zorunlu bir ihtiyaç… Gençliğin üstünlüğü için sürdürülebilir bir eğitim, öğretim ve sinerji hususunda milli, manevi ve kültürel bilgi eksikliği var. Gençliğin enerjisiyle bilgeliği verimli şekilde buluşturan toplumlar ve iradeler gençliği gelecek için hazırlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI