“HAMASET SİYASETİNDEN BESLENİYORLAR”

-Kocaman yalanlar söylüyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor. Algı peşinde koşuyorlar. Kürt vatandaşlarını “Sözde Kürt Sorunu” söylemiyle tahakküm altına almak istiyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor; Kin ve yalandan besleniyorlar. Kuldan utanmıyorlar. Allahtan korkmuyorlar.

Uğur YILDIRIM

3 yıl önce

-Kocaman yalanlar söylüyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor. Algı peşinde koşuyorlar. Kürt vatandaşlarını “Sözde Kürt Sorunu” söylemiyle tahakküm altına almak istiyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor; Kin ve yalandan besleniyorlar. Kuldan utanmıyorlar. Allahtan korkmuyorlar.

-Son günlerde bazı muhalefet partilerinin ağızlarında sakız gibi çiğneyip sonra şişirdikleri “Sözde Kürk Meselesi” yaygarası kocaman bir iftiradır.  Çözülmüş olan bir sorunun kamuoyuna varmış gibi sunulmasının asıl amacı Kürt oylarını devşirmekten başka bir amaca hizmet etmiyor...

-2002’den sonra Türkiye'de demokratikleşme ve özgürlükler alanında hem dindarlar, hem de Kürt kardeşlerimiz; insani, sosyal, ekonomik ve dini haklarına kavuştu. OHAL’in kaldırılması, Başörtü yasağı ve zulmü, İmam Hatiplerin kat sayı engeli Ak Partiyle aşıldı. 2002 yılından önce Türkiye faili meçhullerin olduğu, Kürtçeyi konuşmanın yasak olduğu bir Türkiye’den; Kürdoloji bölümlerinin açıldığı “Temel Hak ve Hürriyetlerin” özgürleştiği bir ülke oldu.

 

-Bu ülkede marketler, bakkallar sattıkları ekmeğin fiyatını Kürt’lere farklı, diğer vatandaşlara farklı fiyata mı satıyorlar ? Elektrik, su ve doğalgaz faturaları Kürt vatandaşlarımıza farklı bir şekilde mi yansıtılıyor ?

 

-Kürt vatandaşlarının çocuklarını göndermediği bir ilkokul, bir lise, bir kolej, bir üniversite, bir devlet dairesi mi var ? Kürt’lerin yaşamak istedikleri fakat yaşayamadıkları bir il, ilçe veya ikamet etmeleri engellenen bir site mi var ?

 

-TBBM’den tutun ülkemizin en küçük kamu kurumuna kadar; bakan milletvekili, vali, kaymakam, avukat, doktor, subay, polis öğretmen hemşire, din görevlisi ve memur ünvanları gibi kamu görevlerinden mahrum edilen bir Kürt vatandaşı mı var ?

 

-Türkiye Cumhuriyetinde son yirmi yılda Güneydoğu Anadolu’da, Doğu Anadolu’da yapılan yatırımlar, yollar, havaalanları, açılan üniversiteler, barajlar, okullar, tarım ve hayvancılık hizmetleri, enerji, ulaşım ve spora yapılan hizmetler hangi bölgemizden geri kaldı ? Deprem yardımlarından ayrı mı tutuldular?

 

-Kürt vatandaşlar 2002’de AK Parti hükümetleriyle ilk defa itibar ve hizmet gördü. Asırlardır aynı vatanda, aynı bayrak ve ezan altında yaşayan; acıyı, hüznü, sevinçli bir olan milletimiz, kız alıp kız vermiş din kardeşliğini kan bağı ile akrabalıkla devam ettiren, etle tırnak olmuş, kaderleri bir olan aynı toprağın hamurunda yoğrulmuş Kürkler “Sözde Kürt Sorunuyla” tahakküm altına alınmak isteniyor.

 

-Bu cennet vatanda son yirmi senedir Kürk gençlerini dağa kaldıran, kardeşlerin arasına fitne tohumu eken bir zihniyet varsa oda bu gün bağımsız, özgür, barış içinde yaşayan gelişmiş bir Türkiye’yi masada istemeyen içteki işbirlikçiler ile dıştaki Emperyalist ve Siyonist aklın ta kendisidir.

 

-Türkiye, AK Parti iktidarlarında her alanda ses getiren devrimler gerçekleştirdi. Siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda şimdiye kadar görülmemiş reformlara imza attı.

 

-Kürtler ilk kez Batı'da yaşayanlarla aynı hizmetleri aldılar. Batıya ne yapıldıysa Doğu ve Güneydoğu'da da aynısı yapıldı. Kürtçe serbest bir dil haline geldi. Ekonomik kalkınma projeleri Doğu ve Güneydoğu'da çok iyi bir şekilde uygulandı. Teşvik alanları oluşturuldu.

 

-Diyarbakır HDP il başkanlığı önünde evlatları HDP tarafından PKK’ya peşkeş çekildiğini gören ve üç senedir evlat nöbeti tutan asil Kürt anaları ve babaları artık bu yalanlara kanmıyorlar!

 

-Yerel seçimlerde HDP’nin Doğu ve Güneydoğu'da kaybettiği belediyelere bakarak bunu en iyi şekilde görebiliriz. Kendine 'Kürtlerin partisiyim' diyen HDP Kürt vatandaşlarımıza kandan, acıdan ve gözyaşından başka ne sundu...

 

-HDP marjinal söylemlerle ABD ve Batı'nın ellerine tutuşturup ezberlettiler metinlerle efendilerine hizmet eden illegal bir örgütüdür. Onları ne Türkler, ne Kürtler ilgilendiriyor. Tarih bunu bize en iyi şekilde öğretti.

 

-CHP tek partili dönemde Kürt hüviyetini yok sayan, zulmün her türlüsünü uygulayan, Kürtçeyi yasaklayan, Camileri ahır yapan, ezanı Türkçe okutan, Darbe dönemlerinde ve Diyarbakır zindanlarında Kürt’lere işkenceler yapan CHP’nin asıl derdi Kürt vatandaşlarının oylarıdır. Ya sonrası...

 

-Kürt’ler en huzurlu zamanlarını Başkan Erdoğan’ın reformlarıyla kazandılar. Kürt’ler, Sayın Erdoğan’la hürriyetler ve özgürlükler konusunda kısıtlanmış haklarını kazandı. Diyarbakır tutukevinde oğluyla bir kelime Türkçe bilmediği için hasret gideremeyen Kürt annenin diline hürriyet kazandıran Ak parti iktidarları değil mi ?

 

-HDP artık seçmenine vaat üretemiyor, Emperyalizmin kölesi olan bu şer örgüt gündemde kalmayı hamaset ve kan dökme politikasıyla ayakta tutmaya çalışıyor. Ayakta kalmak için uluslararası sömürü düzeninin taşeronluğunu yapıyor. Başkan Erdoğan'a karşı düşman olup birleşen bütün odaklar tek tek bir merkezden, ABD tarafından manipüle ediliyor.

 

-Uluslararası güçlerin engellemelerine, ambargolarına rağmen hızla gelişen, masada söz sahibi olan, mavi vatandaki haklarını savunan bir Türkiye’yi istemeyen odaklar tek bir gaye etrafında birleştiler. Bağımsız ve güçlü bir Türkiye için milletinin hizmetkarı olan Başkan Erdoğan’ı indirmek...

 

-Güneş balçıkla sıvanmaz. 2002'den sonra AK Parti dönemlerinde Kürtçe Tv’lerin açıldı. Cezaevlerinde ve mahkemelerde Kürtçe dil resmiyet kazandı.

 

-HDP sözcüsü Sezai Temelli utanmadan, geçen seçim sürecinde "vadedilmiş topraklar" açıklamasından zerre pişmanlık duymadı. Vadedilmiş topraklar söylemi ile Yahudilerin arzularına hizmet ettiğini itiraf etmedi mi ?

 

-Kürt seçmenler ve diğer seçmenler ellerini vicdanına koyup Başkan Erdoğan’ın temel hak ve hürriyetler hususunda Türkiye'de açtığı çığırı, Türkiye'nin dünya nezdinde sosyal devlet anlayışına dönüşmesi CHP’nin tek parti döneminde dahi hayal edilemezken artık bir hakikat...

 

-Sayın Erdoğan siyasi hayatına mal olmayı göze alarak, akan kanın, göz yaşının, şiddetin, zulmün, ölümlerin durması için, huzur ve barış  için Siyasi geleceğini riske ederek çözüm sürecini başlattı. Çözüm sürecinde HDP ve Terör örgütü hiç bir zaman samimi olmadı. HDP Hendek siyaseti ile Kürt annelerin, babaların önüne 'çukur siyaseti' ile çıktı. Mahalleleri, sokakları, evleri silahla, mayınla doldurdular. Kürt ailelerini, çocuklarını kalkan olarak kullanıp evlerini, yuvalarını başlarına yıktılar.

 

-Fakat unuttukları bir durum var. Bu topraklar üzerinde yaşayan ırkların din ve kan kardeşliğini hiç bir fitne merkezi ve Emperyalist zihniyet bin yıldır başaramadı. Ve başaramayacaklar...

YAZARIN DİĞER YAZILARI