ALLAH’I ZİKRETMEK

ALLAH’I ZİKRETMEK.

MUAMMER OYTAN

2 yıl önce

Zikir, Allah’ı hatırlamak, O’nu güzel isimleri ile anmaktır.

Zikir, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. İnsanın en huzurlu anı, Allah’a yönelip, baş başa kaldığı andır. Allah’a yönelmenin en güzel yollarından biri de zikirdir. Yüce Allah’a kulluk etmek, hayatın her alanında O’nu hatırlamak ve O’nun rızasına uygun davranmakla mümkün olabilir. Allah’ın kulu olduğu bilincinden yoksun olmak ve O’na karşı kulluk vazifelerini umursamamak, Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle, Allah’ı unutmaktır. Yerde gökte ne varsa her şey yaratıcısı Allah’ı zikretmektedir: “Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir!” (Hadid,57/1). “Ey imân edenler! Mallarınız ve evlâtlarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın! Her kim öyle yaparsa işte onlar hüsrâna uğrayanların ta kendileridir.!” (Münâfikûn,63/9)

Yine Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle, Allah’ı unutanların, O’nu anmaktan yüz çevirenlerin sıkıntılı bir hayatı olacaktır. Aksine, kulluk sorumluluğunu hep hatırında tutanlar, Rabbimizin “…siz beni zikredin, ben de sizi anayım!” (Bakara,2/152) müjdesine nâil olacaklardır.

Zikir; Allah’ı isim ve sıfatlarıyla anmak, O’nun birliğini, sonsuz kudretini ve yüceliğini dile getirmek; O’nun nimetlerini tefekkür ve tezekkür etmek ve gaflet içerisinde olmamaktır.

Zikir, gündelik hayatın ruhlarımızı, kalplerimizi yorgun düşüren çekişmelerinden, meşgalelerinden uzaklaşıp Rabbimizin rızasını aramaktır.

Zikir; kalple zikir, bedenle zikir, dil ile zikir olmak üzere üç türlüdür.    Hz. Peygamber: “Süphânellah Uhud Dağından daha büyük; Elhamdulillâh Uhud Dağından daha büyük; Allâhû Ekber Uhud Dağından daha büyük; Lâilâhe İllallâh Uhud Dağından daha büyük mükâfat kazandırır.” buyurdular. (Nesâî, Amelu’l-yevm,s.386)

YAZARIN DİĞER YAZILARI