İYİLİK- KÖTÜLÜK

İYİLİK- KÖTÜLÜK

MUAMMER OYTAN

2 yıl önce

Sahabîlerden birisi (Vâbisa) yeni Müslüman olmuş bir kişi idi. İslâmın rahmet yüklü mesajlarını henüz kavrayamadığından Peygamber Efendimiz’e (s.a.s.) gelip neyin iyi, neyin kötü olduğunu sordu. Onun gelişini fark eden Rahmet Elçisi, Yaklaş “Vâbisa yaklaş!”  buyurdu ve onu dinledikten sonra :“Vâbisa, iyilik ve kötülük konusunda kalbine, vicdanına danış. Zira iyilik, kendisiyle gönlünün huzur bulduğu ve vicdanını rahatlatandır. Kötülük ise, insanlar onaylasalar bile gönlünü huzursuz eden ve vicdanına endişe verendir!” buyurdu.

Hiç şüphesiz iyilik huzurdur, kötülük zulmettir, karanlıktır. İyilik varlıktır, kötülük yokluktur. İyilik Rabbimizin rızasını talep etmek, kötülük ise O’nun gazabına adım adım yaklaşmaktır. İyilik, akl-ı selime, kalb-i selime, yani insanın yaratılmışların en şereflisi olma vasfına uygun güzelliklerdir. Kötülük ise insanı alçaltan, onu hem Allah katında hem de insanlar nezdinde değersizleştiren çirkinliklerdir. İyilik Yüce Rabbimizin insanın fıtratına yerleştirdiği yüce bir haslettir. Kötülük ise insanın kalbine, çevrenin etkisiyle sonradan bulaşan siyah bir lekedir. İyilik tertemiz fıtratın sahibi Yüce Allah’a sadakattir; kötülük ise bu sadakati yitirmektir. İyilik, yeryüzünden şerri, kötülüğü, kavgaları, savaşları silecek olan en büyük güçtür; kötülük ise iyiliğin karşısında her zaman zayıf kalan ve hüsrana uğramaya mahkûm bir davranıştır.

Kur’anı Kerimde çeşitli surelerde ( Bakara 177, Hûd 114, Ra’d 22) belirtildiği üzere esas iyilik: Bizleri kötülüğün egemenliğinden kurtaran Rabbimize imandır;  Âhiret gününü, melekleri, Allah’ın kitabını ve peygamberleri tasdik etmektir; Çok sevdiğimiz mal ve servetimizi fakirlerle- yoksullarla, yetimlerle paylaşmaktır; namazı kılmak, zekatı vermektir, ahde vefa göstermektir, emanete riayettir; darlıkta ve zorlukta sırf Allah rızasını umarak sabretmektir. Asıl iyilik, kötülüğü iyilikle savabilmektir.

Müslüman, eliyle, diliyle, kalbiyle, bütün varlığıyla kötülüğün her türlüsünün karşısında dimdik durabilen kimsedir.

Hayırsever insanlar, Cenab-ı Allah’ın; “…Haydi hep hayırlara koşun, yarışın…!” ( Bakara,2/148) , “…Öyle ise iyiliklerde yarışın…”(Maide,5/48), buyruklarına uyarak, toplumun sosyal yapısının güçlenmesinde, sosyal barışın ve huzurun sağlanmasında önemli rol oynamışlardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI