İSLÂMİYETTE VAFTİZ YOKTUR.

İSLÂMİYETTE VAFTİZ YOKTUR.

MUAMMER OYTAN

2 yıl önce

 Yine Hristiyanlıkta, yeni doğan çocuk için, ilk günahın neden olduğu manevî kirlenmişliğin silinmesi için ve Hz. İsa’nın Kilisesine girmenin hukuksal ve kutsal göstergesi olarak “vaftiz” denilen ve su serpmek veya suya batırmak suretiyle yapılan bir arınma töreni yapılır (Büyük Larusse,C.23,s.12058). Baba-oğul ve Ruhu’ l Kudüs adına yapılan bu işlemin, çocuğu aslî günahtan kurtaracağına inanılır. Dolayısıyla “vaftiz”, çocukların günahından kurtuluşu için vazgeçilmez nitelikte ve yenilenmeyen bir eylemdir. (Meydan Larousse,C.20, s.50)

Oysa, İslâmi anlayışa göre yeni doğan bir çocuk saftır, kusursuzdur, mazlumdur, günahsızdır, temizdir, bizatihî yaratılışı itibariyle iyidir, iyilikseverdir! Çünkü Allah Tealâ insanı yaratıp, şekillendirip ona kendi ruhundan üflemiştir: “Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi!” (Secde,32/9) Bu nedenle, İslâm inancına göre, insanın yaratılış fıtratı Hak Tealâ’ya iman üzeredir. Başka bir ifade ile insanlar, fıtrat üzere doğar; yani Allah’a inanmak için yaratılmış bir kalp ile dünyaya gelirler. Allah’ın mevcudiyeti inkâr edilmek suretiyle fıtraten temin edilmesi lâzım gelen manevî inançlardan uzaklaştırılan, dinî ve manevî bağları çözülen bir insan boşlukta kalır bunalıma düşer.

“Fıtrat”, insanın, imana ve iyiliğe meyilli bir yaratılış özüne sahip olması; insanın yaratılıştan-doğuştan getirdiği tevhide yönelme özelliği demektir!

 

6) İSLÂMİYET AKIL DİNİDİR.

Hristiyanlık, sadece imân etme dini olduğu halde İslâm dini imân etme ve akıl dinidir: Örneğin yukarıda belirtildiği üzere, Hristiyanlıkta Hz. İsa’nın hem Allah, hem de Allah’ın oğlu hem de kutsal ruh olduğuna inanılır; bu, tamamen akıl ve mantığa aykırıdır. Oysa İslâmda bu şekilde aklın kabul etmeyeceği bir inanç yoktur: Yine yukarıda belirtildiği üzere, İslâm, aklın, fikrin, idrakin yolundan gitme dinidir; düşünme, tefekkür etme dinidir. Cenab-ı Allah, Kur’anı kerimde 47 ayette, olayları, doğal oluşumları, gelişmeleri, davranışları, mucizeleri anlattıktan sonra çarpıcı bir şekilde sorular sorup insanoğlunu sarsmaktadır! Hatta bazı ayetlerde söz tutmadığı için insanı ağır şekilde azarlamaktadır:

“…Yaptığınızın çirkinliğini anlamıyor musunuz?”(Bakara,2/44) “…(Bu kadarcık şeye) akıl erdiremiyor musunuz?”(Bakara,2/76) “…O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi de O’na aittir. Halâ aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Mü’minûn,23/80) “…Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” (Mü’minûn,23/85) “…Halâ aklınızı kullanmıyor musunuz?”( Kasas,28/60) “…Halâ görmeyecek misiniz?”(Kasas,28/72) “…Halâ düşünüp ibret almayacak mısınız?”(Câsiye,45/23) Şuhalde, bu ayetlerin gereği olarak İnsanoğlunun Allah Tealâ’nın verdiği akıl ile düşünmesi, tefekkür etmesi gerekir:

YAZARIN DİĞER YAZILARI