DUA ETMEK

Dua kelimesi çeşitli ayetlerde Allah’a ibadet etme, yakarma, istek ve ihtiyaçlarını O’na arz ederek lütfunu dileme, seslenme ve yardıma çağırma gibi anlamlarda kullanılmıştır.

MUAMMER OYTAN

3 yıl önce

Dua kelimesi çeşitli ayetlerde Allah’a ibadet etme, yakarma, istek ve ihtiyaçlarını O’na arz ederek lütfunu dileme, seslenme ve yardıma çağırma gibi anlamlarda kullanılmıştır.

 Dua, bütün benliğimizle Allah’a yönelerek maddi ve manevî isteklerimizi O’na arz etmemiz ve O’na niyazda bulunmamızdır. Bir başka deyişle dua, sınırlı, sonlu ve aciz olan bizlerin sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ile kurduğumuz bir köprüdür. ( Mustafa Güney, Duanız Olmasa Rabbim Size Ne Diye değer Versin ,Kur’andan Öğütler 1, D.İ.B.Yayını, s.210)

“Rabbinize yalvara yalvara ve için için duâ edin. Şüphesiz ki O, haddi aşanları sevmez.” ( Â’raf ,7/ 55)

“(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!?.. ”(Furkan,25/77 )

Dua, Allah ile kul arasında bir iletişim kurma yöntemidir. Dolayısıyla kime muhatap olduğumuzun bilinci içinde yapılmalıdır; gerçekten Rabbimizin huzurundayız gibi yapılmalıdır!

Dua, insanın bütün benliği ile inandığı yüce Varlığa sığınması, O’na yönelmesi, O’nunla arasında bir köprü kurması ve Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesi, yaratıcıdan lütuf ve yardım dilemesidir. Allah Tealâ, Mü’min Suresinin: “…Bana dua edin, duanıza cevap vereyim...” şeklindeki 60. cı ayetinde, hiçbir şarta bağlı olmadan duaların kabul edileceğini buyurmakta; Şûrâ suresinin 26. ayetindeki: “Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir.” şeklindeki ayette, dualara karşılık verilmesi için, yakaran kişinin iman edip salih ameller işleyen bir kişi olmasını yani mü’min olmasını tercih etmektedir.

Dua, insanın dünyevî ve uhrevî, maddi ve manevi bir arzusunu Allah’tan istemesidir. Örneğin, “Ey Rabbim! bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat” (Şuarâ,26/83) şeklinde dua edilebilir.

Duada amaç, kişinin durumunu Allah’a arz ederek niyazda bulunmasıdır. İbadetlerin de amacı, kulun Yüce Allah ile irtibatını kuvvetlendirmektir. Allah ile inanan kişi arasında vasıtasız bir iletişim aracı olan duanın temelinde O’na iman ve güven vardır. Duanın vazgeçilmez unsuru ihlas, samimiyet ve içtenliktir. Yüce Rabbimiz, “…alçak gönüllüce ve için için dua edin…!” (A’râf, 7/55); “…Bana dua edin, duanızı kabul edeyim…” (Mü’min,40/60) buyurmaktadır.

İslâm âlimlerine göre, Ana-Babanın, evlatları için yaptığı dua, Cenab-ı  Allâh’ın nezdinde Peygamber duası gibidir. Ancak, Allah Teâlâ, “Bana dua edin, duanızı kabul edeyim!” (Mü’min,40/60)  buyruğuyla doğrudan insanın şahsına hitap ederek, her kişinin, bizzat kendisinin dua etmesini istemekte ve beklemektedir.

KÂBE’NİN ÖRTÜSÜ. 

Kâbe’nin dört duvarı üstüne içten ve dıştan örtü asılması eski bir gelenek olup bu uygulamanın ilk defa ne zaman yapıldığı hususunda farklı rivayetler vardır. Dıştan dam korkuluğunun kenarlarında bulunan demir halkalarla çatıya, şazervân üzerindeki bakır halkalarla da tabana tutturulan örtünün, Altın Oluk, Hacerül Esved, Rüknülyemânî’nin aşağı kısmı ve kapı hizalarına gelen yerleri kesiktir. Kapıya ise çok güzel bir şekilde işlenmiş ana örtüden bağımsız bir kisve örtülür. Günümüzde Kâbe örtüleri, 14 m. uzunluğunda ve 0,95 m. genişliğinde 48 parçadan meydana gelir; tamamı 638,4 m2.dir.  Yukarı kısmındaki Kâbe’nin dört tarafını çevreleyen ve birbirine eklenmiş 16 parçadan oluşan yazı kuşağına hizâm denilir: Uzunluğu 45 m., genişliği 0,95 metredir. Bu kuşağın biraz aşağısında  yine 16 parçadan meydana gelmiş, ancak birbirine eklenmeden aralarına, içlerinde âyet ve  esma-i hüsna yazılı daireler konmuş ikinci bir kuşak vardır. Örtünün kendisi de kitâbeli olarak dokunmuştur. Birbiri içine giren üçgenler arasında lafza-i celâl, kelime-i tevhid ve “ süphânallâhî ve bihamdihî süphânallâhi’l-azîm” ibaresi yazılıdır. Örtünün üzerindeki yazılarda altın ve gümüş teller kullanılmıştır. (Hicaz Albümü, s.36-37)

YAZARIN DİĞER YAZILARI