DEVLETİMİZ, İÇERİSİNDE BULUNDUĞUMUZ BU ZORLU SÜREÇLERDE DEVLET OLMANIN GEREĞİNİ LAYIKI İLE YERİNE GETİRMİŞTİR?

AVUKAT EYÜP DEMİRER

4 yıl önce

Değerli Okuyucular, bu yazımızda sizler ile, devletimizin içerisinden geçtiğimiz bu zor dönemlerde sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirdiğini, bu zorlu süreçleri aldığı etkin kararlar ile vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek şekilde geçirdiğini, tüm dünya devletlerince de imrenilen bir devlet olmak özelliğini gösterdiğini konu alan görüşlerimizi sizler ile paylaşacağız. Yurttaşlarına insan onuruna yakışan asgari bir yaşam düzeyini sağlamak, onların sosyal ve ekonomik refahını korumak ve iyileştirmek adına etkin rol ve sorumluluk alan devlete Sosyal Devlet, bu devlet anlayışına ise Sosyal Devlet anlayışı denir. Sosyal devlet, toplumda sosyal ve ekonomik açıdan dezavantajlı konumda bulunan insanlar lehine müdahalelerde bulunur. Toplumsal eşitsizlikleri gidermek üzere önlemler alır. Sosyal devlet, toplumun dezavantajlı kesimlerine fırsat eşitliği sağlayacak önlemler alır. Fırsat eşitliği, bir bireyin içine doğduğu sosyo-ekonomik eşitsizlikleri azaltarak ona maddi ve manevi varlığını geliştirebileceği şans ve olanakları sağlamak demektir.Ülkemiz hem 1961 Anayasası hem de 1982 Anayasalarıyla sosyal devlet ilkesini tanımıştır. Dolayısıyla Türkiye bir sosyal devlettir. Anayasanın pek çok maddesinde sosyal devlet ilkesine atıf yapan düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin 1982 Anayasası´nın 5. maddesi, ?insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartların hazırlanmasını? devletin temel amaç ve görevleri arasında sayar. İşsizlik maaşları, ücretsiz eğitim imkânları, dul ? yaşlı aylıkları, çocuk esirgeme kurumu, öğrenci bursları, engelli ve yaşlı hizmetleri, ücretsiz sağlık hizmetleri gibi uygulamalar, sosyal devlet uygulamalarına ve araçlarına örnek olarak gösterilebilir.Genel olarak yukarıda detayına yer verdiğimiz bu tanımlamalardan yola çıkarak, bu tanımlamalarda yer alan hususları salgın sürecine yönelik yapılan çalışmalar olarak değerlendirdiğimizde aşağıdaki belirttiğim sonuçlarda hem fikir olabileceğimizi düşünmekteyim. Bu salgın hastalık süreci hemen hemen dünyanın her ülkesinde baş göstermiş ve milyonlarca insan bu hastalığa kapılmış büyük bir oranda insanlar sağlığına kavuşmuş olsa da yüzbinler ile ifade edilecek sayılarda insan da hayatını kaybetmiştir. Dünyada son dönemlerde oldukça güçlü olduklarını ifade eden devletler bu hastalık karşısında adeta çaresiz kalmış dünya medyası bu durumu her süreçte duyurmuştur. Süper güç olarak tabir edilen devletler altyapısı sağlam olmayan sağlık sistemleri yüzünden yüzbinlerce insanını bu salgın hastalığın pençesine teslim edip birçok noktada yaşlı vatandaşlarını gözden çıkarıp, yaşlı vatandaşları ile ilgilenmeyip genç nüfusunu ayakta tutmanın mücadelesini vermiştir. ABD, İngiltere, Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere bu süreçten oldukça ağır hasarlar almışlardır. Amerika´da ölenlerin sayısı 70.000 lere dayanmış, Avrupa ülkelerinin her birisinde de ayrı ayrı bu rakamların yarısı oranında ölüm gerçekleşmiş ve bu sayılar hala artarak devam etmektedir. İtalya, İspanya, Fransa gibi Avrupa Birliği bünyesinde yer alan ülkeler tümü ile bu birlik içerisindeki durumlarını dahi sorgulamışlar ve yaşanılan çaresizlik sonucunda ciddi tepkilerini dile getirmişlerdir. Ülkemizde gerek vakıa gerek vakıa sonucu iyileşen hasta sayılarımızdaki ciddi oranlardaki iyileşmeler ve dünyadaki diğer devletlerde baş gösteren ölüm oranlarına göre ülkemizde oldukça az sayıda ölümlerin gerçekleşmesi bu sürecin gereği gibi ve etkin olarak yürütülmesinden kaynaklanmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI