NAFAKA İÇİN YENİ DÜZÜNLEME GEREKİYOR

AVUKAT EYÜP DEMİRER

5 yıl önce

Bu yazımızda nafaka ile ilgili bir dönem gündeme gelmiş ancak yürürlüğe konulmamış düzenlemeler konusunu paylaşacağım.

Aile Hukukunun en önemli konularından bir tanesi de nafaka hususudur ve nafaka kararının mahkeme ilamında karara bağlanması dâhilinde önemli sonuçlar doğurduğu aşikardır.

Nafaka; Aile Mahkemesi nezdinde bağımsız bir dava olarak açılabileceği gibi,  boşanma davası ile birlikte de talep edilebilir.

Boşanma davalarındaa yargılama devam ederken tedbiren nafaka talep edilebilir.

Tedbiren verilen nafaka kararları davanın açıldığı tarih itibariyle hüküm ifade edip nafaka hususunda verilen tedbir kararının icrasına hemen başvurulabilir.

Tedbir Nafakası, yargılama sürecinde geçici olarak hükmedilen nafakadır.

İştirak nafakası, çocuk ya da çocuklar lehine yargılama sonunda hükmedilen nafakadır.

Yoksulluk nafakası ise eş yararına yargılama sonunda hükmedilen nafakadır.

Nafaka, resmi evlilik bağı ile evli olan tarafların ayrı yaşamaya başladıkları anda Aile Mahkemesine yapacakları başvuru/ dava ile talep edilebilir.

Ancak, nafaka hususunda uzun yıllardır toplumsal ihtiyaçlara yönelik düzenlemelerin yapılması beklenmektedir.

Zira, 1 ay evli kalan bireylerin 10 yıl 15 yıl belki de lehine nafaka almaya hükmedilmiş tarafça hiç evlenilmemesi dahilinde bir ömür boyu nafaka ödeme yükümlülüklerinin bulunması, bununla birlikte belli dönemlerde de nafaka artış davalarının açılması toplumsal açıdan ciddi sosyal problemleri de beraberinde getirmektedir.

Nafaka alacakları rüçhanlı dediğimiz öncelikli alacak kapsamında yer almaktadır.  Bu şekli ile lehine nafaka ödenmesine hükmedilen evlilik tarafı tüm alacaklıların önüne geçerek alacağını tahsil edebileceği gibi, aynı zamanda nafaka borçlusu olan eş 3 ay süre ile üst üste nafaka borcunu ödemez ise İcra Ceza Mahkemesi nezdinde aleyhine açılacak nafaka ödeme şartını ihlal isnadından 3 ay hapis cezasına mahkum edilmekte ve hapis yatmak mecburiyetindedir.

 

 

Adi alacaklar için herhangi bir taahhüt verilmediği zaman hiçbir şekilde hapis ile mahkumiyete gidilemeyen hukuk düzenimizin borç ödenmemesi halinde hapis olarak uygulaması nafaka borçları açısından geçerlilik arz etmektedir.

Nafaka hususunda düzenleme yapılması gerekliliği uzun zamandır dile getirilmekte ve hazırlanan tasarıda EVLİ KALINAN SÜRENİN EN FAZLA YARISI KADAR NAFAKA ÖDEME ZORUNLULUĞU GETİRİLECEK İDİ.

Ancak, bu hususta yasal bir düzenlemenin hala var olmadığı ve yaşanılan sıkıntıların devam ettiği gözlemlenebilmektedir.

Bu düzenleme hukuki kanaatim ile yerinde bir düzenleme olur ve nafaka alacaklısı alacağı nafakanın süresini bilir. Nafaka borçlusu ise ödemek ile yükümlü olduğu bedel ve süreyi bilerek borçlanmasını karşılıklı anlaşarak peşinen yerine getirebileceği gibi, ilgili zaman dilimlerinde süresi geldiğinde de ödemek koşulu ile bu yükümlülüğünden kurtulmuş olur.

Eşler açısından yerinde olan bu düzenleme çocukların 18 yaş ikmaline kadar hiçbir şekilde sirayet ettirilmemeli, çocuklar açısından nafaka yükümlüsü anne ya da babanın sorumluluğu konusunda süre mefhumuna girilmemelidir. Çocukların hakkı anne baba üzerinde her daim korunmalıdır.

Süre mefhumuna ilişkin düzenleme sadece eşler açısından uygulanmalıdır.

Örneklendirecek olursak, 8 ay evli kalan ve boşanma davası açarak evliliğini sonlandıran evlilik taraflarından aleyhine nafaka ödeme yükümlülüğü doğan kişinin uzun yıllar nafaka ödemek zorunda bırakılması, belli dönemlerde nafaka artış davaları ile karşılaşılabilmesi, hapis cezaları ile E Tipi kapalı ceza evlerinde 3 ay gibi uzun süreli hapis cezaları ile karşı karşıya kalabilmesi toplumsal olarak bir çok huzursuzluğu beraberinde getirdiği gibi, hakkaniyet ile de çok bağdaşmamaktadır.

Bu sebepler ile önceki yazılarımda velayet ile ilgili beklenen düzenlemelerin yapılarak yürürlüğe konulması hususunda belirttiğim gereklilikler aynı zamanda nafaka için de aynı oranda zorunluluktur.

Her iki konu da Türk Medeni Kanunumuzun Aile Hukuku kitabı içerisindeki düzenlemeler kapsamında olmakla, her ikisinin de birlikte düzenlenerek ivedi şekilde yürürlüğe konulması ve bunca toplumsal ve hukuki sorunun çözümü cihetine gidilmesi kanaatimce elzem olacaktır?

YAZARIN DİĞER YAZILARI