İTTİFAKIN DÜNÜ / BUGÜNÜ

AVUKAT EYÜP DEMİRER

6 yıl önce

Değerli Okuyucular;

         Çok değil 2 yıl kadar öncesine dönüp, ittifak yasasının yasal zeminine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişe baktığımızda; 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığımız darbe teşebbüsü gecesi başta olmak üzere devam eden süreçte MHP Lideri Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ´ ye sergilediği net duruştan dolayı millet olarak minnettar olmuş durumdayız.

         Tabi yaşanılan karmaşık sürecin, zor günlerin akabinde öncesinde belli bir süre üzerinde yoğunlaşılıp tartışılan Başkanlık Sistemi üzerinde çalışmalara MHP Lideri Sayın Devlet BAHÇELİ´nin de istem ve desteği ile hız verilmiş, süreç hızlı bir şekilde 16 Nisan 2017 tarihli referanduma taşınmıştır.  Ülkemizde yönetim modelinin tümü ile değiştirilmesi cihetine gidilecek olması, Başbakanlık Makamının kaldırılacağı, yürütme erkinin tamamen Başkana bağlanıp, parlamenter sistemin sonlandırılacağı şeklindeki etkiler ve bunun uzun vadeli sonuçları, yerel yönetimler açısından ne gibi sonuçlar getirileceği, adem-i merkeziyet anlayışı üzerine kurulu devlet mekanizmamızda yerel yönetimlere de hangi yetkilerin tanınabileceği ve buna benzeyen bir kısım etkenler üzerinde yapılan tartışmalar, herkesi uzun vadeli sonuçlardaki etkileri üzerinde düşünmeye sevk etmiştir.

         Başkanlık Modelinin dünyanın gelişmiş birçok üzerinde uygulanıyor olması, parlamenter sistemin devlet mekanizmasında birçok gecikme ve tıkanıklığa sebebiyet vermesi, koalisyonların geçmişte ülkemize, vatandaşımıza yaşattığı sıkıntılar, zaten 10 Ağustos 2014 tarihinde ilk defa milletin oy vererek Cumhurbaşkanını seçmesi sebebi ile uygulama olarak yarı başkanlık modeline fiilen geçilmiş olması ve ilgili birçok etken bu sistemin getirilmesini etkin ve gerekli kılıyordu.  Ancak, tabi yeni bir yönetim modeli hususunda bir kısım endişeler ve tartışmalarda gündemi meşgul ediyordu.

         Seçim oranlaması olan başkanın yeni sistemde % 50 +1 ile gelecek olması noktasında toplanmıştır.  Zira Ak Parti yeni bir parti olmayıp, 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana iktidarda olmuş, o günden bugüne birçok yeniliğe, değişime imza atmış, sadece 7 Haziran 2015 seçimlerinde en çok oyu almasına rağmen biraz düşüş yaşayarak parlamenter sitemin hükümet kurmak için aradığı 276 milletvekilini çıkaramamış durumda olup, kısa bir süre sonra ise 1 Kasım 2015 tarihli seçimlerde % 49,5 oranında oy almış tek başına yeniden iktidar olmuş, köklü bir partidir. İşte bu nedenledir ki, bir kısım yöneticiler ittifaka yasal zemin olarak sistemin % 50+1 gibi yüksek bir oylama yerine zaten parti lideri doğal başkan adayı olabilir iken, en çok oyu alan partinin lideri Cumhurbaşkanı olsun, tercih bu şekilde oluşsun , % 50+1 yüksek oranı zaruret olmaktan çıkarılsın deyip bunun üzerinde durmuş,  hiçbir seçimin 2 hafta sonrasına kalmaması, ülke 2 haftada sıkıntı yaşamasın gerçekliği üzerinde yoğunlaşmıştır.  Bu Ak Parti cephesinde haklı bir siyasi bakış açısı olarak değerlendirilmelidir.

         Sonuçta her bir siyasi parti farklı temeller üzerinde durabilir. Bu anlamda Ak Parti ile MHP açısından da tabanda birlik yaşanması muhtemel olmayabilir.

         İttifak yasal düzenlemesinin Cumhurbaşkanlığı seçiminde etkin olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir. Ancak, Milletvekilliği seçiminde Ak parti cephesinde 7 Haziran 2015 seçimlerine yakın bir netice çıkmış, Ak Parti içerisinde liste tepkisi oluşan yerlerde oylar MHP ye verilmiştir. Bu durum gözlerimiz ile 24 Haziran 2018 tarihinde yaşanmış bir gerçekliktir.

         Esasen İttifak denildiğinde akla A, B , C partileri açısından oluşacak ittifak çatısı altında en yüksek oy oranına sahip A Partisi çatısı amblemi altında sıralamalarda diğer B ve C Partisinin oy oranına göre kontenjan verilerek gidilmesi gerekliliği anlaşılır iken uygulama böyle gelişmemiş her parti kendi amblemi ile oy pusulasında kendi adayı ile seçime giderek seçilmeye çalışmıştır. BBP yukarıda belirttiğim formüle uygun olarak C partisi olarak seçime gider iken, MHP ise yukarıdaki formülün B Partisi olarak Cumhurun Başkanı için ittifak yapıp milletvekili seçimi hususunda kendi oyunu almak gayretini sarf etmiştir.

         Bu şekli ile sadece Başkanlık ve Milletvekilliği seçiminde dahi tam uygulamaya tabi olmayan sadece oy filigran çatısı bir olan bu anlamda da hatalı ve fligran ortasına basılarak oy kaybına sebebiyet verilmeyen oylarda kısmi de olsa kayıp önlenmiş, ittifak 2 oy pusulası bulunan seçimde ancak bu kadar uygulanabilmiştir.

         Mahalli İdareler Seçimleri teknik isimli Yerel Seçimlerde tam ittifaka gidilebilmesi takdir edersiniz ki, zaten imkansız durumdadır. Zira, Belediye Başkanı, Belediye Meclisi, İl Genel Meclisi olarak sayısal şekilde toplamda 42 ismin yer alması gereken listelerde ( İl Merkezlerinde 4 , Büyükşehirlerde +2 yani 6 oy pusulası bulunan ) ittifakı beklemek zaten hayatın olağan akışına da uygun düşmeyecektir.

         İttifak da olsa yerel seçim farklı, genel seçim ve özellikle de Başkanlık seçimi çok ama çok farklıdır. Bu sebepler ile yerel seçimlerde parti tabanlarının ittifak dahi olsa tercihini birçok farklı gerekçe ile somut olarak değiştirebileceği, belediye başkanlığında farklı, belediye meclisinde farklı, il genel meclisi üyeliğinde farklı tercihlerde bulunabileceği maddi gerçekliği, bunun geçmişte yaşanmışlığı karşısında her bir parti kendi adayı ile bu seçime gitmelidir. Oluşacak rekabet kaliteyi artıracak, kimin ile daha ciddi kazanım sağlanacak ise, kim bu uğurda partisine daha fazla katkı sağlayabilecek, gerek belediye meclisleri, gerekse il genel meclisi adaylıkları konusunda şehrin hangi isimleri daha etkin olabilecek ise tercihler sıradan / vasat değil, bu düsturlara göre yapılacaktır. Bu şekli ile de kazanan şehirlerimiz, yerel yönetimlerimiz, vatandaşlarımız olacaktır.

         Son olarak; TBMM de yasa teklifi hususunda MHP nin tutumu açıkça Cumhur İttifakının devam ettiği maddi gerçeğini ortaya koymuştur. Cumhur ittifakı devam etmekte, temelinde kararlaştırılan şekilde AK PARTİ ve MHP arasında yürümekte, yerel seçimler de zaten uygulanma ihtimali de olmamakla, her bir parti kendi yoluna bakmaktadır. Bir başka cephede de ittifak yasal zemininin oluşmayacağı her partinin kendi adayları ile yerel seçimlere gireceği görüş ve kanaatindeyim?

YAZARIN DİĞER YAZILARI