Danışman, bir kuruluşta veya kurumda bir iş, bir konu üzerinde düşüncesine, bilgisine, yol göstericiliğine, uzmanlığına başvurulan, kendisine danışılan görevli anlamına gelmektedir.
Bu kavramı biraz daha maddeleştirerek irdelersek;
- Gerek kamu kurum ve kuruluşları ve gerekse özel sektörde bilgi ve düşüncesi alınmak için kendisine danışılan görevli kimse, müşavir.
- İster kamu isterse özel teşebbüslerde belirli bir konuda bilgi ve uzmanlık sahibi olan, bilgi ve görüşlerinden yararlanmak üzere görevlendirilen kişi.
- Eğitim alanında, okullarda her öğrenciye kişisel olarak yardım eden ve ayrıca öğrencilerin okulları, aileleri ve çevreleri ile ilgili güçlüklerin çözümünde kılavuzluk yapan görevli.
- Mesleki olarak da kılavuzluk ve danışma odalarına başvuran kimselerin ruhsal, toplumsal, akademik ya da meslekle ilgili sorunları ile uğraşan uzman şekillerinde farklı tasnifleri de terminolojik olarak belirtebiliriz.
Danışmanlık bilgi ve tecrübesine başvurulan bir yapı olarak kanaatimce ve bu yazımda özellikle üzerinde yoğunlaşacağım şekli ile tecrübe detayını daha yoğun şekilde yaşamalıdır.
Toplumumuz vakıalara ilişkin birçok hususta görseli ve muhtemeli oldukça iyi okumaktadır.
Gerek birey olarak ve gerekse toplum olarak hedefimiz yarına daha sağlam adımlar ile yürümektir.
Bu sebepler ile de her alanda ve yoğun şekilde danışmanlık hizmetlerine başvurduğumuz günümüz şartlarında danışmanların esasen manevi ve maddi- fiziki manada sorumlulukları oldukça fazladır.
Konumuzu örnekler ile detaylandıralım.
Kanunların hazırlanması süreçlerinde bu hazırlıkları yapan konu uzmanları/ danışmanları fiziken Adalet saraylarında bizzat çalışma yapmamış hukukçulardan oluşturulduğunda kanun metinleri hazırlanır iken uygulamaya matuf birçok eksiklik ile daha kanunun yürürlüğe girmesi aşamasında bile karşılaşabilmekteyiz. Yani, İcra Dairesinde hiçbir zaman dosya ile işlem yapmamış hukukçuların İcra iflas Kanununa düzenleme getirmesi, Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılamaya katılmamış, yargılama yapmamış, özünde fiziken Mahkeme görevi yapmamış hukukçu veya hukukçuların/danışmanların Usul Kanunlarında düzenleme yapmakla görevlendirilmesi pek de faydalı olamamaktadır.
Toplumun her alanında yaşanan sorunların tespit edilebilmesi ve bu sorunlara çözüm üretilebilmesi için toplum ile danışmanlar arasında irtibat ciddi manada sıkı olmalıdır. Her bir bireyin görüşü dikkate alınmalı, ortak aklın sağlanabilmesi ve yaşanabilmesi için toplum ile bağlar her daim güçlü olmalıdır.
Danışmanların danışmanlık hizmetini verdiği yöneticilerine toplumsal sıkıntıları maddi gerçekliğe bire bir uygun şekilde iletebilmeleri için toplumun her daim içinde her ortalama vatandaşın refah seviyesinde yaşayarak, hissederek iletmeleri gerekmektedir.
Danışmanlık kendisine tevdi edilen makam odalarında oturarak üretilecek bir hizmet değildir.
Danışmanlık ancak sahada olmak ile tekin hale gelebilir. Zira sahada olmayan danışman sahanın problemlerini bilemez, sahanın problemlerini bilemeyen danışman da hiçbir şekilde fayda sağlayamadığı gibi, yöneticisinin de hatalı hareket etmesine sebebiyet verebilir. Bu sebepler ile bu önemli görevi üstlenen bireylerin öncelikle hak kaybına yol açmayacak hassasiyete ve doğru fiziki temaslara sahip olması gerekmektedir.
Yönetim genel bir kavram olsa da her platformda yönetimi etkin kılan yöntemlerdir. Yöntemlere yönelir iken en doğru adımlar ise alınan danışmanlık hizmetlerinde aksama yaşanmaması, doğru tespitler ve doğru iletiler ile atılabilir.
Vatandaşın içerisinden çıkan, sahaya hâkimiyet sağlamış ve sahada kabul görmüş danışmanlar etkin olabilir ve bu hizmete başvuran yöneticileri de doğru yönlendirebilir iken, bunu yerine makamından bu hizmeti vermeye çalışanlar her şekilde başarısız olmaya ve toplumsal hizmet esasına zarar vermeye devam edecektir?