FAYDA SAĞLAMAYAN YARGILAMALAR ve GEREKSİZ HARCAMALAR

AVUKAT EYÜP DEMİRER

5 yıl önce

Ceza yargılaması, toplum içerisinde bireylerin aralarında yaşadıkları hukuki ihtilafları çözmek amacı ile oluşturulmuş adli yargı sistemi içerisinde yer almaktadır.

Ceza yargılamalarında amaç maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasıdır.

Maddi gerçek ise her şekilde şüpheden uzak, soyut olmayan somut deliller ile ortaya konularak, bu gerçeklik ile usul kurallarına uygun olarak kişilere ceza verilmesi, kişiler hakkında bu sağlam deliller ile güvenlik tedbiri uygulanması tabi sonucunu doğurmalı, eğer belirttiğimiz şekilde kişiler hakkında ceza ve güvenlik tedbiri uygulanması için belirttiğimiz somut deliller mevcut değil ise bu kez kişiler hakkında hürriyeti bağlayıcı iş ve işlemlere gidilmemelidir.

Bu hususta geçmiş tarihlerde yazdığım yazılarımda da belirttiğim gibi; En fazla sıkıntı Ceza Muhakemeleri Kanunu 231 maddesi uyarınca Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Müessesesi ile yaşanmakta, bu müessesenin bir nevi erteleme ve denetim sorumluluğu getirmesi yargılama sujelerinde bir kolaylık olarak görülüp derinlemesine bir inceleme yapılmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verilmektedir.

Her ne kadar ayrı bir sicilde kaydedilse de bu uygulamaya kolaylıkla gidilmesinin özellikle cezalandırılmasını gerektirmeyen ancak buna rağmen HAGB kararı verilen bireylerde psikolojik olarak ciddi bir hezeyan oluşturduğunu görebilmek mümkündür.

Günümüz yargılamalarında ceza hükümleri açısından 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, uygulama ve usul hükümleri açısından 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu uygulansa da genel bir değerlendirme ile;

01.06.2005 tarihi itibarı ile yürürlüğüne son verilen ve 1926- 2005 tarihleri arasında uzun bir süre uygulanan 765 Sayılı Türk Ceza kanunu ve 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu mevcut düzenlemelerden daha yeterli uygulama sonuçlarını doğurmakta idi.

Şöyle ki; Bu iki mülga ( yürürlükten kaldırılmış olan) kanun döneminde her ihtilaf Savcılık Kayıtlarında yer almaz iken, bugün mevcut kanunlarda taksirle ( tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu oluşan ) en basit şekilde yaşanılan husus dahi kayıt altına girmekte, bu şekli ile de her adliyenin oluşan savcılık kayıtları eski halinden belki 2,5 kat daha fazla gözükmekte, niteliği değerlendirilmeksizin sanki toplumsal suç oranı oldukça artmış gibi toplumda yanlış bir kanaatte hasıl olmaktadır.

Gereksiz yargılama ve gereksiz masraf derken belirtmek istediğimiz şudur;

 

 

Her iddiaya karşı önce ve kanunda belirtilen yargılama sınırları dahilinde Cumhuriyet Savcıları talimatı ile kolluk kuvvetleri, gerekli görülmesi halinde Cumhuriyet Savcılıkları ve Ceza Mahkemelerince soruşturma ve tahkikat süreçleri yürütülmekte, 18 yaş altı için re´sen kanun gereğince, 18 yaş üstü ve akıl baliğ olan herkes için de talep veçhile, yine ayrıca kanunda belirtilen isnat alt sınırlarının 5 yıl ve üzeri olması durumunda yine re´sen müdafilikler tayin edilmekte, bu müdafiler soruşturmada ayrı, tahkikatta ayrı olmak üzere görevlendirilen farklı müdafilerce yürütülmekte olup, emek, zaman, harç, yargılama giderleri olarak gereksiz şekilde uğraş verilmekte, bunun 765 sayılı TCK, 1412 sayılı CMUK dönemlerindeki kolaylığı bugünde sağlanmalıdır.

Örneklendirerek belirteyim, 2 öğrenci eğitim gördükleri okulun kamelyasının yan tarafındaki ağaca küçük bir zarar verip, kamu malına zarar vermek isnadı ile Çocuk Mahkemesinde yargılanıyor.

Öğretmen içeride oturuyor, sadece güvenlik kamerasını takip edip hemen Polis Ekibi çağırıp, anons düşürüp kayda aldırıp, Emniyet ifadeleri, Savcılık ifadeleri ve Mahkeme yargılamalarına konu olmasına vesile oluyor.

İddia edilen kamu malına zarar vermek isnadı ile ilgili zarar toplamda 30 TL, zarar verildiği iddia edilen kamelya ağacının çiziği var, ancak toplamı değişse 30 TL olduğu belirtiliyor.

14-15 yaşlarında iki gencimiz bir çok basamaklı yargılama süreçlerine tabi tutulmuş, soruşturma aşamasında 2 müdafii, kovuşturma aşamasında 2 müdafii, yapılan yargılama giderleri toplamda 30 TL olduğu iddia edilen zarara karşı 1.600,00 TL yargılama gideri yapılmış, eğitimsel tedip veya başkaca bir kurumsal yardım ve ikna ile gençlerimiz ikna edilip, eğitilip yetiştirilmek yerine doğrudan yargılama makamlarının önüne sunulmuştur.

Bu sebepler ile geçmişten 765 sayılı TCK ve 1412 sayılı mülga CMUK hükümlerinin uygulamasını bilen ve günümüz ile mukayese şansı bulunan bir hukukçu kardeşiniz olarak, uygulamada bu tip durumlarda faydasız yargılama ve gereksiz uğraş/ gereksiz harcamalara gidilmeden tedip (uslandırma) kapsamında eğitimcilerimizin daha etkin kılındığı her ihtilafın da doğrudan yargı önüne atılarak gereksiz iş yükü oluşturulmamasını, bu anlamda toplumsal hassasiyetlere de ehemmiyet verilmesinin gerekli olduğunu, belirttiğimiz ve uygulayıcı olarak rahatlıkla tespit edip görebildiğimiz ceza yargılamalarının iş bu aksaklığa mahal veren müesseselerinin yeniden değerlendirilerek, gözden geçirilerek yeni düzenlemeler getirilmesi temennimizdir?

YAZARIN DİĞER YAZILARI